10 Mayıs 2014 Cumartesi

Temettü gelirlerinin vergilendirilmesi (FİNANSAL YÖNETİM II)


Temettü gelirlerinin vergilendirilmesi


13 Şubat 2014 Perşembe 10:44

Hisse senedi yatırımcıları değer artış kazancı beklentisinin yanı sıra, zaman zaman temettü geliri almak için de hisse senedi alırlar. Aslında öncelik, alım satım kazancı beklentisi olmakla beraber, şirketin kar dağıtım politikasına da önem verirler.
Belli bir kar dağıtım politikası olan ve bunu kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde yatırımcılara açıklayan, büyüme potansiyeli olan şirketler hisse senedi yatırımcılarının tercih ettiği şirketlerdir.
Elde edilen kar paylarının sadece yarısı gelir vergisi beyanına tabidir.
Şirketlerce gerçek kişi hissedarlara dağıtılan kar payları, Gelir Vergisi Kanunu’muza göre, “Menkul Sermaye İradı” olarak Gelir Vergisi kapsamındadır. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, yıllık beyan haddi ve istisna tutarının aşılması durumunda şirketlerden elde edilen kar payı gelirleri yıllık beyan esasında gelir vergisine tabidir. Ya da şöyle söylemeliyiz ki, temettü gelirleri, müstakilen veya diğer beyanı zorunlu gelir unsurlarıyla birlikte toplam olarak, 2013 yılı beyan haddi olan 26.000 TL’yi geçmesi halinde gelir vergisi beyanına konu olurlar. Bahse konu kar paylarındaki bu vergileme nakit olarak dağıtılan temettüler için geçerlidir, bedelsiz hisse şeklinde kar dağıtımında ise her hangi bir vergileme yapılmamaktadır.
Mevzuatımıza göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmekte ve istisna edilen tutar dâhil, toplam temettü üzerinden şirketçe yapılan vergi stopajının tamamı, beyan edilen %50’lik gelir üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmektedir.
Beyanda avantaj var.


Temettü gelirlerinin vergilendirilmesindeki bu özellik önemlidir, zira vergi beyanında avantaj yaratır. İnce nokta şudur: Elde edilen gelirin yarısı için vergi istisnası vardır ve buna ilaveten kar dağıtan şirketin yaptığı vergi stopajının tamamı vergi beyanında mahsup konusu olur. Mahsup tutarı, beyannamedeki vergiden fazla ise bu tutar Vergi Daire’lerince kişilere iade edilir. Tabii alınan kar payının toplam tutarına göre her zaman vergi iadesi çıkmaz, ama mahsup edilen şirket kar payı stopajı her hal ve takdirde avantaj yaratarak ödenecek vergiyi azaltır.
Bu hususlar şirket yönetim kurulu üyeliği sebebiyle, şirketin esas sözleşmesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin aldığı kar payları için de geçerlidir.
Konuyu bir örnek yardımıyla gösterebiliriz: Kişi burada bir anonim şirkette sahip olduğu hisse sebebiyle 51.000 TL net kar payı almıştır. Kişinin gelir vergisi beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.


-Brüt temettü   : 60.000 TL
-Vergi Stopajı (15% )  :   9.o00 TL
-Alınan Net Temettü  : 51.000 TL
-% 50 istisna   : (30.000 TL)
-Kalan    : 30.000 TL
-Sağlık & Eğitim İndirimi :  (3.000 TL)
-Vergiye tabi gelir  : 27.000 TL
-Hesaplanan vergi   : 4.935 TL
-Mahsup   : (9.000 TL)
-Ödenecek Vergi  : -
-İade konusu Vergi  : 4.065 TL

Görüldüğü üzere, kişi burada 51.000 TL net kar payına ilave olarak, 4.065 TL tutarında Devletten vergi iadesi de alacaktır.

Temettü gelirleri vergilemesindeki bu uygulamanın gerekçesi aslında, kurum ile hissedar vergilemesinin birlikte dikkate alınmasıyla oluşan toplam vergi yükünün azaltılması ve makul seviyelere indirilmesidir. Çünkü şirket nezdinde, yıllık kar üzerinden %20 Kurumlar Vergisi ödenmekte, vergi sonrasında kalan karın ortaklara dağıtılması sırasında da ayrıca %15 vergi stopajı ödenmektedir. Bir de bunları takiben hissedar nezdinde Gelir Vergisi uygulanmaktadır. İşte bu aşamada, kar payının yarısı için vergi istisnası uygulanmasıyla, nihai vergileme makul ölçülere indirilmektedir. Gerçekten de önceki yıllarda kurumlarca dağıtılan kar payları dolayısıyla gerçek kişi ortaklar üzerinde %65’lere ulaşan bir vergi yükü söz konusuydu.

Dolayısıyla avantajdan yararlanmak için beyan yapmak gereklidir. Bunun için, “Zaten beyannamemde vergim çıkmıyor ki” diyerek, beyan yapılmasından kaçınılmamalıdır. Tabii yukarıda da belirttiğimiz üzere; beyan yapmak imkânı, vergiye tabi gelirlerin 2013 yılı için beyan haddi olan 26.000 TL’sini geçmesi halinde söz konusudur. Bu durumda, örneğin; 30.000 TL konut kira geliri veya danışmanlık gelirinin yanı sıra, 20.000 TL’lik da kar payı geliri elde eden kişi yıllık vergi beyanı mecburiyeti kapsamındadır. Ama toplamda 26.000 TL’sini aşmayan gelir söz konusu ise beyan yapılması mevzuat açısından mümkün değildir ve ihtiyarı beyan imkânı da yoktur. Elde edilen gelir sadece hisse senedi kar payından ibaret ise, 2013 yılı içinde yıllık beyan haddi olan 26.000 TL’sının iki katı olan 52.000 TL’sinden daha fazla brüt temettü geliri elde edilmediği sürece yıllık beyan zorunluluğu bulunmamaktadır. Başka deyişle beyan yapabilmek için, 2013 yılında tahsil edilen kar payının 44.200 TL’sini aşmış olması gerekir.
Sonuç olarak; şirketlerden elde edilen kar paylarının sadece yarısı gelir vergisi beyanına konu olacaktır. Beyan zorunluluğu ise diğer menkul sermaye iratları (Örneğin; Eurobond faiz geliri, yabancı Devlet bono faiz geliri gibi) ve diğer gelir unsurları (Örneğin; kira geliri, danışmanlık geliri gibi) ile toplu olarak yıllık beyan haddinin (2013 yılı için 26.000 TL) aşılması halinde başlamaktadır. Beyan halinde temettü vergi stopajının mahsubu avantaj yaratmaktadır. Ancak bu arada hatırlatmalıyız ki; yurt dışındaki şirketlerden elde edilen temettüler, her hâlükârda Türkiye’de yıllık Gelir Vergisi beyanına tabidir ve yukarıda belirtilen %50 vergi istisnası imkânı da yoktur.



Sayfa Adresi: http://www.finansgundem.com/mehmet-bingol-yazar71/temettu-gelirlerinin-vergilendirilmesi-572921y.htm